Türkiye, 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümünde büyük deprem korkusuyla yaşarken, uzmanlar ülkedeki sismik boşluklara dikkat çekti. Jeoloji mühendisleri, kırılma zamanı gelmiş ve yüksek gerilim birikmiş 20 fay hattının her an büyük bir deprem üretebileceği konusunda uyardı.
Bu riskli bölgeler arasında Konya da yer alıyor. Türkiye’nin diri fay haritasına göre, 5.5 ve üzeri büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip 500 aktif fay bulunuyor. Yapılan araştırmalara göre 24 ilin şehir merkezinden diri fay geçerken, 100 bine yakın binanın bu fay hatları üzerinde olduğu belirtiliyor.
Özellikle Marmara Denizi'nden geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın kuzey kolunun 250 yıldır kırılmadığına dikkat çekilirken, Balıkesir-Gökçeyazı Fay Segmenti gibi binlerce yıldır büyük bir deprem üretmemiş fayların da ciddi risk taşıdığı ifade edildi.
Uzmanlar, ülke genelinde depreme karşı alınması gereken önlemlerin hızla uygulanması gerektiğini belirterek, yapı denetimi, kentsel dönüşüm ve diri fayların imar planlarına işlenmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı. Konya gibi diri fay hattı bulunan şehirlerde özellikle yapı güvenliği konusunda kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiği ifade ediliyor.
Şehirdeki en uzun fay hattı, Selçuklu ilçesindeki Kelebekler Vadisi’nden başlayarak Ahmet Yesevi Caddesi, İsmail Kaya Caddesi ve Sille Mahallesi’ne paralel olarak ilerliyor. Meram Tıp Fakültesi ve Beyşehir Caddesi’ni de kapsayan hat, Antalya Çevre Yolu sınırında son buluyor.
İkinci fay hattı ise Büyükkayacık Mahallesi’nden başlayarak Konya Büyükşehir Belediyesi Birlik Parkı, Havalimanı sınırları ve Sadık Ahmet Caddesi’nden geçerek İstanbul Yolu üzerindeki sanayi bölgelerine kadar uzanıyor.
Harita verilerine göre, bu fay hatlarının bulunduğu alanlarda milyonlarca insan yaşıyor. Bilim insanları, Konya’daki yatay hareketlerin Anadolu Yarımadası’nın itmesiyle meydana geldiğini ve bu fay hatlarının kırılması durumunda şehirde ciddi hasar yaşanabileceğini belirtiyor.
Uzmanlar, şehir merkezinden geçen fay hatlarının daha detaylı araştırılması, yapıların zemin etütlerinin güncellenmesi ve olası bir deprem senaryosuna karşı gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini vurguluyor.